26 Nisan 2015 Pazar

İzlenilesi Filmler

İzlenilesi filmler tabi bence
(sıralamanın önemi yoktur)

Fight Club (Dövüş Kulübü)

Catch Me If You Can (Sıkıysa Yakala)

Eternal Sunshine Of The Spotless Mind (Sil Baştan )

Law Abiding Citizen (Adalet Peşinde)

Limitless (Limit Yok)

The Prestige (Prestij)

İnception (Başlangıç)

The Truman Show (Truman Şov)

A Beautiful  Mind (Akıl oyunları)

Mr. Nobody (Bay Hiç kimse)

X Men serisi

Yüzüklerin Efendisi Serisi

Hobbit serisi ( Yüzülerin efendisinin devamı hatta devamından çok öncesi )

Boleyn Kızı

Düşes


I'm a creeeeep!!!

I'm a creep, I'm a weirdo

Şarkının sahibi bildiğiniz üzere RADİOHEADD!! bilmemeniz de muhtemel tabi. En sevdiğim şarkılardan birisi olur kendileri. En iyi kısmı da nakaratta bağırmak. Ben bir ucubeyim ben bir sürüngenim. Tamam biraz ağır oldu ama nakaratta bağırmayı kesinlikle denemelisiniz bkz: 
https://www.youtube.com/watch?v=XFkzRNyygfk

Şarkı tam bir bunalım şarkısı olup depresif zamanlarda depresyonun dozunu artırmak için önemli bir katalizör görevi görmekte.

Radiohead merak edenler için wiki linkini de kenara koyalım  http://tr.wikipedia.org/wiki/Radiohead 






It’s where my demons hide
It’s where my demons hide


Sıradaki şarkımız İmagine Dragons adlı grubumuzdan geliyor. Hikayesi olan bir şarkı ve ve hikayeyi bilip hissederek dinlediğimizde ağlatan bir şarkı. 



Tyler Robinson'un hikayesi.

Grubun Demons adlı şarkısında canlı performansında Tyler Robinson adlı bir genç konserin odak noktasi oluyor. Çocuk kanser hastasi 12 yaşından beri bir çok ameliyat olmuş 4 Sene sonra nadir bulunan bir kansere yakalandığı ortaya çıkıyor. Kurtulma oranı %95 1.5 Sene kemoterapi ve 6 hafta radyasyon tedavisi gördükten sonra kanser tehşisi ortadan kalkıyor. Kanser ile yaptığı savaş sırasında bir şampiyon gibi mücadele ederek kurtuluyor.. 4 Ay kansersiz ilan edildikten sonra 17 yaşında hiç beklenmedik anda beyninde oluşan kanser tümörleri yüzünden hayata gözlerini yumuyor.. ve Imagine dragons grubu official klibinde Konserde birlikte söyledikleri Demons şarkısını Tyler'a armağan etmişler..
 
(http://forum.donanimhaber.com/m_75295614/tm.htm)

it's time adlı şarkıyı birlikte söyledikleri bir konser 
https://www.youtube.com/watch?v=mqwx2fAVUM0



Bir diğer şarkımızın adı Vicdanın Rahat Türk alternatif rock grubu olan Yüz yüzeyken Konuşuruz un en sevdiğim şarkısı. Herkesin sevebileceği türden bir şarkı değil ama olsun. Herkes de sevmesin zaten. Olmayan anılarımı aklıma getiren birazcık depresifleştiren ama insanı geri toparlatan bir şarkı grubun şarkıları zaten bu çizgide. 

youtube linki 
https://www.youtube.com/watch?v=oGwceqidSzA






Evet bugünlük şarkılarım böyleydi 

Bu Şekilde Ölmek İstemiyorum!

Balık tuttuk yiyen ölür
Elimize değen ölür
Bu gemi bir kara tabut,
Lumbarından giren ölür. 
Balık tuttuk yiyen ölür,
Birden değil, ağır ağır,
Etleri çürür, dağılır,
Balık tuttuk, yiyen ölür. 
                 Nazım Hikmet
     Yazıya nasıl başlayacağım hakkında tam bir karara varamadım. Yeterince araştırma yaptım mı ondan da emin değilim. Ama bu yazı bilimsel bir makale değil benim endişelerimi içeren bir yazı olacak. Nükleer santral hakkındaki endişelerim. Çünkü ben; devleti umurunda olmayan, insan sevmeyen siyasetçilerin, servetine servet ekleyen yatırımcıların yüzünden kansere yakalanıp ya da radyoaktif malzemeye maruz kalıp veya da olası bir kaza durumunda buharlaşıp ölmek istemiyorum. Ve enim çocuğum onun çocuğu torunu kanserden radyasyondan yani benim bilinçsiz sessiz ve aptal olmamdan dolayı ölmelerini istemiyorum. O ağzının içine baktığımız Avrupa nükleer santralleri kapatmaya başlamışken Japonya'da halihazırda bir patlama olmuş ve sonuçları göz önündeyken. Hepimizin az çok bildiği Çernobil faciasının sonuçlarına tanık olmuşken neden hala ısrar ediyoruz? Ve bu nükleer santral kesinlikle bizim değil Rusya'nın. Biz bu enerjiyi onlardan satın alacağız ama santral bizim Mersin'imizde olacak? Atıkları Rusya ülkesine almayı kesinlikle kabul etmiyor ve bu atıklar ancak 100 000 yıl sonra zararlı olmaktan vazgeçiyor. Mersin'de yetişen meyve sebzelerde radyoaktif madde içerir etiketi olacak. Kanser olmak isteyen bir ısırık alsın demek bu. Ben bunu istemiyorum. Birazcık düşünürsen sen de istemeyeceksin.
İlgilenenler, bilinçlenmek, bilmek isteyenler için; 
Çernobil faciası ve sonuçlari; https://onedio.com/haber/cernobil-faciasi-ve-turkiye-ye-etkileri-496785
Grafik karşılaştırmalı nükleer enerji; https://onedio.com/haber/cernobil-faciasi-ve-turkiye-ye-etkileri-496785
Japonya'daki patlama ve sonuçları; https://onedio.com/haber/cernobil-faciasi-ve-turkiye-ye-etkileri-496785
OKUMANIZ VE AZICIK DÜŞÜNMENİZ YETERLİ

15 Nisan 2015 Çarşamba

DÜNYANIN EN TATLI HAYVANI ; PANDA !

 Bu yazımda dünyanın en tatlı en şeker en bana benzeyen hayvanı olan pandalardan bahsedeceğim. Evet kendime benzetiyorum çünkü rahatlarına çok düşkünler uyumayı, yatmayı, rahat takılmayı, bir şeyler yemeyi çok seviyorlar. Panda yavruları doğduklarında çok küçük oluyorlarmış yaklaşık 100 gram. Bu kangurular hariç yavrusu kendisinden en küçük olan hayvan olma özelliğini pandalara veriyor. 1.5 yaşına geldiklerinde 50 kg ye ulaşabiliyorlar ve bambu yiyebilmek için dişleri oldukça güçleniyor. Pandalar aslında etçil hayvanlar ama bambu yemeyi çok seviyorlar. Bambuyla doymaları çok zor. (çünkü içinde selüloz var ve selüloz sindirilmesi çok zor olan bir madde.)  Ama yine de bambu yemekten vazgeçmiyorlar. Günlerinin yaklaşık 12 saatini bambu yemekle geçiriyorlar. Vücutlarına aldıkları çoğu selüloz sindirilmeden atılıyor. Ama onlar bambudan vazgeçmek yerine daha fazla yiyorlar. Pandalar uyumayı çok seviyor. Ve uyku için belli bir yerleri yok nerede uyumak istiyorlarsa orada uyuyorlar. Bence bu yaptıkları çok mantıklı. Doğada yaklaşık 1000 hayvanat bahçelerinde 100 tane panda bulunmakta. Çok yazık bu kadar tatlı sempatik bir hayvanın soyu tükenmekte.  (kaynak: http://tr.wikipedia.org/wiki/Panda)  Pandalar arkadaşlarıyla takılmayı severler ama üzüldüklerinde yalnız kalmak isterler. Sarılmayı çok severler. Kısacası pandalarla çok ortak özelliğimiz var. Ve çook çooook çooook tatlılar.


9 Nisan 2015 Perşembe

SUEDE

Bloğumdaki ilk yazımda dağılmış olan bir müzik grubundan ve bu grubun kadife sesli solistinden bahsedeceğim. Grubumuzun adı Suede. Benim Suede ile tanışmam geçen yıl dinlediğim bir internet radyosu sayesinde oldu. Dinlediğim şarkının adı Always idi. ( https://www.youtube.com/watch?v=N1kwATGD00M ) Duyduğum an şarkıya resmen tutuldum hala daha en sevdiğim şarkıdır. Radyoyu aynı anda başka bir arkadaşımda dinliyordu ve o günden sonra her gittiğimiz yerde deli gibi bu şarkıyı dinler olduk. Biraz depresif bir şarkı ama yine de mükemmel. Sonra tabi grubun başka şarkılarını indirdik ve dinlemeye başladık. Çok bilinen bir grup değil zaten dağılmış. 1990lı ve 2000li yıllarda aktif olmuş İngiliz alternatif rock grubudur. Kadife sesli solistimizin adı Brett Anderson. Grubun tarihiyle falan çok ilgilenmedim aslında. Zaten asıl iş şarkılarda. Dinlerken ayılıp bayıldığım bir diğer şarkı da Back To You ( https://www.youtube.com/watch?v=kc0vz8vJdY8 ) Muhtemelen bu yazıyı okuyanlar o kadar da çok beğenmez grubu. Yani en azından şu ana kadar böyle oldu. Çevremde beğenen kişi sayısı 5i geçmez. Ama belli olmaz tabi.